Atardamar darlık ve tıkanıklıkları toplumda özellikle ileri yaşta sık görülen hastalıklardır. Halk içinde damar kireçlenmesi ya da damar sertleşmesi diye bilinir. Şeker hastaları, kolesterol yüksekliği olanlar, tansiyonu yüksek olanlar ve sigara içenlerde daha sık görülür. Bir kısmının tedavisinde ameliyat gerekebilir. Ancak günümüzde damar darlık ve tıkanıklıklarının çoğunluğu anjiyografi yöntemiyle tedavi edilebilmektedir. Şeker hastalarında gelişen diyabetik ayak yaralarının büyük kısmı damar hastalığına bağlıdır. Eskiden tedavi zor olsa da artık anjiyografik tedavi yöntemleriyle bu damarların açılması ve yara iyileşmesinin hızlandırılması mümkündür. Bazı damar yaralanmaları, damar hastalıları ya da değişik nedenlerle oluşan kanamalarda ameliyata gerek olmadan embolizasyon (tıkama) yöntemiyle kanamayı durdurmak mümkün olmaktadır. Aynı şekilde damarlarda var olan balonlaşmalar, damar yumakları ve benzeri damar anormalliklerinin anjiyografi ile tedavisi mümkün olabilmektedir. Son yıllarda özellikle göğüs ve karın ana atardamarlarındaki genişlemeler (torakal ve abdominal aort anevrizması) anjiyografi yöntemiyle tedavi edilebilmektedir. Boyun atardamarındaki ciddi darlıklar beyne pıhtı atmasına yol açabilir. Bunun engellenmesi için bu darlığın giderilmesi gerekir. Standart tedavi ameliyatla darlık oluşturan damar kireçlenmesinin temizlenmesidir. Bu damarlara stent yerleştirilerek darlıkların giderilmesi de etkin bir tedavi yöntemidir. Beyindeki atardamar balonlaşmaları (anevrizma) ve diğer damarsal sorunlar için de anjiyografi eşliğinde tedaviler son yıllarda çok sık yapılan girişimsel işlemlerdir.
Atardamar hastalıklarında girimsel radyoloji çok geniş bir tedavi yelpazesine sahiptir. Atardamarların temel hastalığı olan aterosklerozda (damar sertliği, damar kireçlenmesi) ilaç tedavisi ile hastalığı yenmek mümkün değildir. Darlık ya da tıkanıklık sadece ameliyatla ya da anjiyografik yöntemlerle açılabilir. Yapılan işlem anjiyografi ile damar içine kateter denen ince plastik tüplerle girip damarların görüntülenmesi ve sonra darlıkların balonla ya da stent denen metal kafesler yerleştirilerek açılmasıdır. Atardamarlarda anevrizma (balonlaşma) varsa bunun da birkaç değişik tedavi yöntemi vardır. Ameliyat hala yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir; ancak anjiyografi ile küçük ya da büyük anevrizmaların kapatılması mümkündür. Büyük anevrizmalar stentlerin dışı kumaş benzeri bir yapı ile kaplı olanı kullanılarak tedavi edilebilir. Beyinde olduğu gibi küçük anevrizmalarda genellikle balonlaşan atardamar içi değişik tıkaçlarla tıkanarak tedavi edilir. Atardamar kökenli kanamalarında benzer kşekilde değişik tıkaçlar kullanılarak kanamanın durudurulması mümkündür. Damarlardan gelişen ve damar yumağı (hemanjiyom) ya da malformasyon olarak adlandırılan anormal damar yapıları da damar içinden anjiyografi yöntemiyle tıkanarak tedavi edilebilir.
Atardamar darlık ve tıkanıklıkları toplumda özellikle ileri yaşta sık görülen hastalıklardır. Halk içinde damar kireçlenmesi ya da damar sertleşmesi diye bilinir. Şeker hastaları, kolesterol yüksekliği olanlar, tansiyonu yüksek olanlar ve sigara içenlerde daha sık görülür. Bir kısmının tedavisinde ameliyat gerekebilir. Ancak günümüzde damar darlık ve tıkanıklıklarının çoğunluğu anjiyografi yöntemiyle tedavi edilebilmektedir. Şeker hastalarında gelişen diyabetik ayak yaralarının büyük kısmı damar hastalığına bağlıdır. Eskiden tedavi zor olsa da artık anjiyografik tedavi yöntemleriyle bu damarların açılması ve yara iyileşmesinin hızlandırılması mümkündür. Bazı damar yaralanmaları, damar hastalıları ya da değişik nedenlerle oluşan kanamalarda ameliyata gerek olmadan embolizasyon (tıkama) yöntemiyle kanamayı durdurmak mümkün olmaktadır. Aynı şekilde damarlarda var olan balonlaşmalar, damar yumakları ve benzeri damar anormalliklerinin anjiyografi ile tedavisi mümkün olabilmektedir. Son yıllarda özellikle göğüs ve karın ana atardamarlarındaki genişlemeler (torakal ve abdominal aort anevrizması) anjiyografi yöntemiyle tedavi edilebilmektedir. Boyun atardamarındaki ciddi darlıklar beyne pıhtı atmasına yol açabilir. Bunun engellenmesi için bu darlığın giderilmesi gerekir. Standart tedavi ameliyatla darlık oluşturan damar kireçlenmesinin temizlenmesidir. Bu damarlara stent yerleştirilerek darlıkların giderilmesi de etkin bir tedavi yöntemidir. Beyindeki atardamar balonlaşmaları (anevrizma) ve diğer damarsal sorunlar için de anjiyografi eşliğinde tedaviler son yıllarda çok sık yapılan girişimsel işlemlerdir.
Toplardamar hastalıklarında girişimsel tedavi de temel olarak atardamar hastalıklarının tedavisine benzer ancak bazı farklılıklar vardır. En önemlisi toplardamar tıkanmalarında erken tedavi çok önemlidir. Toplardamarda damar sertliği hastalığı olmaz. En önemli hastalıkları varisler ve toplardamar tıkanmalarıdır. Toplardamar tıkanmaları genellikle pıhtı oluşmasıyla olur. Pıhtı erken temizlenmezse tedavi mümkün olmayabilir. Bu nedenle özellikle ayaklarda oluşan toplardamar tıkanmalarının (pıhtılaşmasının) erken dönemde (birkaç gün içinde) temizlenerek tedavisi gerekebilir. Eski tıkanmalar kısmen açılabilse de tedavi sonuçları atardamar gibi değildir. Varis tedavisi çok daha farklıdır. Varis oluşumunda genellikle ayakta yüzeyel damarlarda kapakçık yetmezliği vardır ve varis oluşumuna kaynaklık eden bu damarın yok edilmesi (ameliyatla çıkarılması ya da Lazer, Radyofrekans ablasyon yöntemiyle tedavi edilmesi) gerekir. Bu şekilde varislere doğrudan müdahale etmeden, kaynağın yok edilerek varisin tedavisi mümkündür.
Damar dışı girişimsel işlemler sıklıkla biyopsi ve drenajlardır. Apse ve bazı vücut sıvılarının ameliyatsız, sıvı içine görüntüleme kılavuzluğunda girilerek kateter denen plastik tüplerle boşaltılmasıdır. Aynı yöntemle tıkanarak vücutta biriken safra ya da idrar tüplerle vücut dışına alınabilir. Karaciğer ve diğer organlarda görülen parazit kisti olan kist hidatik, çok büyük karaciğer ve böbrek kistleri benzer yöntemlerle boşaltılıp kist içine ilaçlar verilerek etkin bir şekilde tedavi edilebilir. Karaciğer tümörleri başta olmak üzer bazı tümörler için radyofrekans ablasyon denen yöntemle ameliyatsız tedavi yapılabilir. Tümör hastalarında yapılan bir diğer yöntem ağrı tedavisidir. Görüntüleme eşliğinde sinir blokajlarında ultrason ya da tomografi eşliğinde ağrı oluşturan sinirlere geçici ya da kalıcı bloklama yapılarak ağrı giderilebilir. Omur çökme kırıklarında vertebroplasti denen bir yöntemle omur içine özel bir çimento yerleştirilerek ağrı giderilebilir ve omur güçlendirilebilir.
Damar dışı dokularda tedaviler, damar tedavilerinden çok daha farklıdır. En sık yapılan tedaviler vücut içindeki abse ve kist gibi sıvıların tedavisidir. Bunun için ameliyata gerek yoktur. Görüntüleme yöntemleri kullanılarak girilmesi gereken yere bir iğne ile girilip daha sonra bu yoldan tüpler konarak ya da ilaçlar verilerek apse ve kist tedavileri yapılabilir. Sıklıkla karaciğerde görülen ve bir parazit kisti olan kist hidatiğin de bu şekilde tedavisi mümkündür. Bunun dışında tıkanan idrar yolları ve safra yollarına da tüpler yerleştirilerek kesin tedavi yapılana kadar bu sıvıların vücutta birikerek hastaya zarar vermesi engellenebilir. Bunlar içinde en bilineni sarılık oluşturan tümörlerde sarılığın giderilmesidir. Karaciğer başta olmak üzere bazı böbrek ve akciğer tümörlerinde ameliyatsız radyofrekans ablasyon denene yöntemle tümörün yakılarak yok edilmesi ya da küçültülmesi ve ameliyat yapılabilir hale getirilmesi mümkün olabilmektedir. Özellikle bazı tümörlere bağlı ağrı durumunda, görüntüleme yöntemleri eşliğinde ağrı oluşturan sinirlere değişik ilaçlar vererek ağrının geçici ya da kalıcı olarak tedavisi mümkündür. Vertebroplati yönteminde omur çökme kırıklarındaki ağrı, omur içine özel bir çimento enjekte edilmesiyle giderilebilir.